TÜKETMEK
TÜKETMEK
Her şeyi tüketir olmadık mı? Geceleri acınası, kızılası, nefret edilip ağlanası, gerçekle ilgili olup olmadığını dahi bilmediğimiz yaşamları izleyerek, hayatlarımızı, duygularımızı, gözyaşlarımızı boşu boşuna tüketmiyor muyuz?
Üretmeden tüketmek… Duygularımıza; duygular, sevinçler, ümitler eklemeksizin boş boş hayatları, senaryoları izleyerek tüketmiyor muyuz ömrümüzü?
Ne zaman üreteceğiz? Ne oldu o sohbetlere? Dertleşmeler? Duygu paylaşımları? Nerede o sırra kademlik dostluklar? Kan kardeşi kaç kişi var aramızda?
Varsın İstanbul’un en görkemli semtinin yalısında kim kiminle ne aşk yaşarsa yaşasın… Sen komşunun, arkadaşının, kardeşinin, annenin, babanın neler yaşadığını biliyor musun? En son hangi “can” a “canım” dedin? Hangi “canın” için göz yaşı döktün? Sen dedin mi son zamanlarda “senle bu can sırrımı paylaşmak istiyorum” diye? Ya da hangi “canın” sana sırrını vermek istedi? Hatırlıyor musun? Daha doğrusu bu hayatta canım diyeceğin canın kaldı mı gerçekten? Üzgünüm… Sanmıyorum…
Sanal alemlere yayılmış duygular… Duygu mu! Sanmam… Duygular yok olmadı belki ama kuşatıldı, çevrildi… Öz duygulardan uzaklaştırılmak adına… Osman’ın yerinde olup dışlandığını hissetme, acılara tutunmak… Ali’ye küfredip, gördüğünde yere sermek istemek, Karolini öldürme arzusu… Hep başkalarının yerine “duygularını hor kullanmak”… Kaç kere kardeşin için ağladın? Ağlamadın ki hep başkalarınınkini izleyip onların yerine geçtin! Sen olmadın hiç… Evet sen kendin olamadın ki! Kuşatıldın… Sömürüldün… Ve maalesef sen buna izin verdin…
Hala da tükenmeye ve tüketmeye devam ediyoruz duygularımızı, akşamlarımızı, yanımızdaki “canlarımızı” görmeden…
Kendi aşkına sahip çıkmadan akşam izlediklerinin sevgisine, üzüntüsüne ortak olmak ne kadar anlamsız!… Sevmeyi bilmeden ahkam kesmek… Sevgiye ve sevgiliye değer vermeden aşk ve sevgi üzerine fetvalar vermek… Kendi gerçekliğinin değerini bilmeden “sanal hayatlara kendini dahil etmek”… Mutlu olabilecek misin?
O sanal öykü bitip “son” yazdığında, hayatın, mutlu bir yolculuğa mı çıkacak ? Hiç çıkan var mı? Yine yanında senden “canım” demeyi bekleyen sevdiceğizlerin seni bekleyecekler… Ve sen sadece sanal hayatlara verdiğin duygu yoğunluklarına vermiş olacaksın enerjini… Adeta deliler gibi aç olduğun halde, ekranlarda gördüğün muhteşem yemekleri sanal olarak yemek gibi, doyduğunu sanacaksın… Yuvandaki gerçek doyurucu şeylerinle, ama senin olan ve gerçek olanla “her ne ise” doyacakken… Sen o bir parça somunu kurutmuş halde bırakmış olacaksın… İş işten geçmiş olacak!
Tüketmemeliyiz… Yeterince tüketmedik mi?
MUSTAFA MURAT BİLGİN
HUKUKÇU / YAZAR
Bir Cevap Yazın