İNTERNET / YAŞASIN HÜRRİYET…

AV.MUSTAFA MURAT BİLGİN
İNTERNET / YAŞASIN HÜRRİYET…
Herkesin, düşündüğünü, bildiğini, yaşadığını, hissettiğini, hiçbir denetime ya da takibe konu olmadan belirtme, ifade etme, araştırma yapma, bilgilerini ortaya koyma, paylaşma, bilgi edinip edindirme hakkını kullandığı platform/yer/ortam/mekan, ne derseniz deyin… İşte budur internet… Bilgi edinme hakkının en açık kullanıldığı alan internet ortamı… Aslında en temek hakkımız olan bilgi edinme hakkının, düşünce ve düşünceyi açıklama hakkımızın kullanıldığı yer.
En temel hak ve teknolojinin geldiği en önemli nokta yani internet bir arada olunca, aslında engel tanımaz, engellenemez boyutta bir alanla karşı karşıyayız.
Eskiden internete, sadece teknolojiden anlayan girerken şimdi 7 den 77 ye herkes, her zümreden, her meslekten insanlar girmekte, piyango bileti almadan tutun da buzdolabı alışverişine, oy kullanmaya, bankacılık işlemleri yapmaya, evlenmek için aday bulmaya, fal baktırmaya kadar her şey yapılabilmekte…
Özellikle son yıllarda internet ötesi bir sosyal paylaşım siteleri (facebook, twitter gibi) çok favori ve özellikle de akıllı cep telefonlarının normal şartlardaki bilgisayar işletim donanımına sahip olmasından dolayı da 24 saat bu sosyal paylaşım siteleri kullanımız akıl almaz bir hale gelmiş durumda. İsteyen bu akıllı cep telefonları ile anında sosyal paylaşım sitelerine girmekte, örneklenemeyecek kadar çok konu ve alanda her şeyi yazabilmektedir.
Günümüzde, makro düzeyde yolsuzluk iddiaları, kimilerince paralel devlet iddiaları, kimilerine göre 28 Şubatı aratmayan kriminalize ve tasfiye çabaları, fezlekeler, iddianameler, itiraflar, Dubai faturaları, yüz binlerce yazarcık, yazar tarafından yazılan yazılar, yorumlar, fotoğraflar, haber ve habercikler… Hepsi internette bilgi edinme hakkının rahat ve kesintisiz kullanıldığı yerde paylaşılıp durmakta.
Akla şu sorular gelmekte… Bu alan hep böyle mi kalmalı? Kısıtlanmalı mı? Kim kısıtlamalı? Gücü elinde bulunduran erk mi? Yoksa gücü olmayan muhalefet mi? Yahut da interneti inşa eden öznelerden oluşan bir kurul mu? Eski TRT nin eleştirilen hali gibi denetçi bir yapı mı acaba her şeyi normal hale getirir? Yargıyı yörüngeye sokmak için üretilen HSYK gibi bir yapılanma mı interneti adam edecektir?… Bu sorular daha da çoğaltılabilir…
Kesin bir şey var ki, internet bu yapısıyla başta iktidarı rahatsız etmekte, aslında tüm ülkelerde olduğu gibi. Bu sebeple olsa gerek ki, ülkemizde yargıda yapılan yörüngeye sokma girişimi internet için de yapılmaya çalışılmaktadır. Mecliste görüşülen yasada, istihbarat/denetçi/izleyici ve yok edici bir yapı örülmek istendiği çok açıktır.
Bir kere bu kadar önemli bir konuda çıkarılması istenen yasanın adı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”dir. Yani torba yasa denilen bir yasa çıkarma tekniği kullanılmaktadır. Bu kanun teklifi içinde, Vergi Usul Kanununda, Sosyal Güvenlik Yasalarında, Aile Ve Sosyal Vakıflar mevzuatında, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda, Kamu İhale Kanununda, Terörle Mücadele Kanununda, Türk Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda ve internetle ilgili olan tek yasa olan 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun da değişiklikler bulunmaktadır.
Son zamanlarda çıkan bu tarz türlü yemeği tarzı kanunların çıkma sebebinin ne olduğunu araştırdığımda gördüm ki, bizim öğrencilik geçmişimizde, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde “Kanun Yapma Tekniği Dersi” nin uzun zamandır kalkmış olması olduğunu fark ettim. Doğru ya, TBMM de en çok meslek gurubunun hukukçular olduğunu düşünecek olursanız bu dersin Hukuk Fakültelerinde olması gayet normal. Ancak artık bu dersin olmadığı çok açık. Bu da kanun yapma tekniğinin, özentisiz hazırlanan, emredici, yasaklayıcı, cezalandırıcı, Anayasa’ya ve evrensel hukuk kriterlerine uygun mu değil mi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile Uluslar arası Sözleşmelere uygun mu değil mi incelemesi yapılmadan hazırlandığını gösterir ki bu bile, bırakın hukuk devleti olmayı henüz hukuk devletinin ne olduğunu anlamadığımızı göstermektedir.
Bir de TBMM komisyonlarında görüşülen özellikle torba yasalarda, çoğunluğa sahip iktidar gurubundan anlık verilen önergelerle yasa öyle bir hale getiriliyor ki, bizim başlangıçta görüp incelediğimiz kanun teklifi bambaşka bir hale gelebiliyor. Anlayacağınız siz istediğiniz kadar yazın, çizin, eleştirin, birileri bildiğini okuyor aslında.
Gelelim Yasa Teklifinin konumuzu ilgilendiren yani interneti ilgilendiren kısımlarındaki Ana Başlıklara…
En önemlisi “erişimin engelleme kararlarının kim tarafından verileceği konusu”.
Şu anda yürürlükteki yasada kural olarak katalog suçlarla ilgili olarak mahkemeler tarafından, ihbar ve şikayet üzerine erişimin engellenmesi kararı verilmekteydi. Artık torba yasada 9/a maddesi eklenerek, Özel hayatın gizliliğinin ihlali hallerinde, direkt olarak TİB Başkanına erişimi engelleme hakkı verilmektedir. Mevcut yasada hak ihlallerinde, kişiler hakkında internet sayfalarında hak ihlalleri olduğunda yine mahkemeler kanalıyla erişimin engellenmesi kararı veriliyordu. Yapılmak istenen değişiklikle bu yetki sadece TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) Başkanı’na veriliyor. Oysa bilinmelidir ki TİB Başkanını atama yetkisi Ulaştırma Bakanında yani aslında Başbakan’dadır. Bu da yasa taslağı ile ilgili endişeleri ortadan kaldırmamakta, direkt olarak erişimi kısıtlama yetkisi yargı mercii tarafından değil, bir kişi, TİB Başkanı tarafından yapılabilecektir. Bu durum da maalesef hukuk devletine yakışmayan bir uygulamadır. Özellikle yasaklama/men etme gibi kararlar kişilerce değil kurumlarca/yargı organınca verilmedir. Aksi bir durum keyfilik yaratır ki hukuk devletinde, temel hak ve özgürlükler açısından bu durum sınırlandırıcı bir hal yaratmaktadır.
Bu bizim hayatımızı nasıl etkiler? Her anlamda etkiler…
Mesela artık birilerini eleştiremeyeceksiniz! Eleştirileri beğenemeyeceksiniz! İnternet sayfanız, facebook veya tweteer sayfanız anında kapanabilecektir.
Torba yasa ile web sayfalarına Ip ve internet adresi üzerinden yasaklama geliyor.
Yani youtube’da hükümetin hoşuna gitmeyen bir video kolaylıkla yasaklanabilecek. Yasaklama kararını 24 saat içinde hakim karar verecek 4 saat içinde site kapatılabilecek. Artık eleştirinin türü, eleştirenin dünya görüşü, iktidarın beğenip beğenmemesi site yasaklama kararlarında kanımca başrol oynayacak görünüyor.
Diğer konu, bu yasayla, bir Erişim Sağlayıcılar Birliği kurulmak istenmektedir.
Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin kuruluşuna ilişkin düzenlemeler torba yasada belirtilmiş ve merkezi Ankara’da olacak, 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamında yetkilendirilen tüm internet servis sağlayıcıları ile internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilerin katılmasıyla oluşan ve koordinasyonu sağlayan bir kuruluş olarak tanımlanmıştır. Yasanın 8.maddesi kapsamı dışındaki erişimin engellenmesi kararları erişim sağlayıcılar tarafından yerine getirileceği belirtilmiş ve bu kararların gereği için Birliğe gönderileceği, bu kapsamda Birliğe yapılan tebligatın erişim sağlayıcılara yapılmış sayılacağı, Birliğinin kendisine gönderilen kararlara itiraz edebileceği belirtilmiştir. Birliğe üye olmayan internet servis sağlayıcıları faaliyette bulunamayacağı şeklinde de dikkate değer ciddi bir düzenleme mevcuttur.
Bu internetin aslında özgür ruhuna da aykırıdır. Tüm İSS (internet servis sağlayıcılar) bu birlik ile denetlenmek istenmektedir.
Artık bu kurula bağlı olmadan internet servis sağlayıcı hizmeti verilemeyecek, internet servis sağlayıcılarına da ciddi yükümlülükler getirilmiştir.
Ayrıca en önemli değişiklikte mutlaka Erişim Sağlayıcılar Birliği’ne bağlı olmak zorunda olan internet servis sağlayıcısı dediğimiz yer, ortam, içerik ve toplu kullanım sağlayıcıların, internette yer sağladığı trafik bilgilerini (log kayıtlarını) 2 yıl süreyle saklama yükümlülüğü getirmektedir.
Bu durum hem internet servis sağlayıcılarına maddi yük getirmenin ötesinde internet kullanıcılarının fişlenmesi tehlikesini ortaya çıkarmaktadır. Her bireyin internette faaliyeti, hangi siteleri gezdiği, hangi kelimeleri aradığı, sosyal ağlarda neler yaptığı kayda alınacak ve o kayıt bir-iki yıl saklanacak. Yani bu durum otorite tarafından kayda ve takibe alınmak tehlikesini doğuracaktır.
Nefret Suçu Kavramı bu torba yasa ile katalog suçlar içine alınmak istenmektedir:
Bu torba yasayla mevcut yasaya eklenmek istenen bir düzenleme, çok tehlikeli sonuçlar doğuracak bir yapıdadır. Mevcut 5651 Sayılı Yasada katalog suçlar (intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkan sağlama, 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar) 8 adet suç olarak sayılmış, bu tür sitelerin ihbar ve şikayetle direkt olara kapatılacağı öngörülmüştür.
Torba yasa ile 5651 Sayılı Yasanın 8.maddesine, sayılan 8 adet katalog suça ek olarak, toplumumuzda henüz yeni gündeme düşen “Nefret Suç” tanımı katalog suçlara eklenmek istenmekte olup, tamamen göreceli, kişiden kişiye değişen, toplumsal, manevi ve içsel değerleri farklılık yaratan beyanların, internetin özgür dünyasında, paylaşılması, beğenilmesi suç olabilecektir. Yani katalog suç haline getirilmek istenen nefret suçu “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” olarak tanımlanmıştır ve değişiklikle yürürlüğe sokulmak istenmektedir.
Torba Yasada, mevcut yasaya 10.maddede internetin güvenli kullanımı sağlama, bilgi güvenliği ve bilişim şuurunu geliştirmeye ibaresi eklenmiştir.
Özellikle “bilişim şuuru” kavramını çok göreceli ve çok tartışılacak bir kavramdır. Bu şuur nasıl olacaktır? Kimlerin dünya görüşü ve hayat felsefeleri bu şuuru belirleyecektir? Bu durum tamamen çelişkidir ve bu göreceli kavramla durum karmaşıklaşmakta, sansürü gündeme getirmekte, farklı dünya görüşlerini internetin özgür ruhuna aykırı olacak şekilde internetten ayıklanmak istenebilecektir.
Aynı şekilde torba yasada “İnternet Geliştirme Kurulu” adında bir kurul kurularak, interneti izleme, filtreleme ve engelleme yapacak, bu tür yayınlar tespit edecek yetkilere haiz olacak oluşum da tamamen sansürün önünü açan bir uygulamadır.
ÖZETLE;
Dünyanın ve Tükiye’nin bugün acil ihtiyaçlarından biri herkesin kolayca ve özgürce bilgi edinebildiği ve paylaşabildiği, özel iletişimin gizli kaldığı, özgür bir internet ortamıdır.
“Özgür İnternet” hafife alınmaması gereken bir meseledir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ve T.C. Anayasası’nın fikir ve ifade hürriyeti ile özel hayatın gizliliği ilkeleri çerçevesinde hassasiyetle korunması gereken bir insan hakkıdır. Bu hak bir Anayasal Haktır.
Bu bağlamda, tüm dünyada kabul görmüş, evrensel ilkeler haline gelmiş olan İnternet Manifestosu gereğince;
1- Herkesin düşündüğünü özgürce, hiç bir denetime ya da takibe konu olmadan ifade etme, görüş sahibi olma, araştırma yapma, sınırlara bakılmaksızın bilgi edinme ve verme hakkı vardır. Bu hak internet ortamı için de geçerlidir.
2- Internet’e erişim ve Internet’te bilgi hizmetlerine ulaşım, din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel tercih, yaş, kültür, siyasi görüş ya da başka bir duruma bakılmaksızın herkesin hakkıdır.
3- Internet’te bilgi erişimine yönelik yasal düzenlemenin kaçınılmaz olduğu zamanlar ve durumlar olacaktır. Bu durumlarda internete ve internetteki kaynaklara erişim ile ilgili düzenlemeler Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin fikir hürriyetini tanımlayan 19. Maddesi ile uyumlu olmalıdır.
4- Yapılacak yasal düzenlemeler muğlaklık içermemeli sadece sorunu ilgilendiren alanla kısıtlı kalmalı ve alan içinde de mümkün olan en dar alanda etki göstermelidir.
5- İnternet kullanıcısının kullanım sırasında ardında bıraktığı iz ve web geçmişi ya da kişisel bilgileri hiç bir kurum ya da kişi tarafından takip edilemez ve depolanamaz.
6- Kullanıcı hakkında data toplama ancak kullanıcının rızası çerçevesinde gerçekleşebilir.
7- Her türlü Internet iletişimi kesinlikle özel kalmalıdır.
8- Suç şüphesiyle takip ancak ve ancak mahkeme kararı ile mümkün olmalıdır. Yasal izlemelerde süre kısıtlı olmalı ve elde edilen data soruşturma sonrası imha edilmelidir.
9- Sanatın gelişimi ve sanatçının korunması için internet olgusu da dikkate alınarak yeni bir telif hakkı yasası hazırlanmalıdır.
10- İnternet güvenliği, özel hayatın gizliliği, kişi hak ve hürriyetleri ile ilgili yukarıda sayılan hususları uygulamak ve denetlemek için sivil toplum kuruluşlarından müteşekkil bir “Özgür Internet İzleme Komitesi” kurulmalıdır.
SAYGILARIMLA
AV.MUSTAFA MURAT BİLGİN
BİLİŞİM HUKUKÇUSU
Bir yanıt yazın